27 Kasım 2014 Perşembe

Foursquare: Dünden Bugüne (Bölüm 1)


Şu an tüm dünyada 55 milyon kullanıcısı olan Foursquare'in, Türkiye'deki ilk dönem kullanıcılarından biriyim.

Biraz geriye gidelim ve o dönemleri inceleyelim.

İlk başladığımda 4sq son derece basit bir formattaydı...


Son derece basit bir dashboard'a sahipti. Mekanı seçip check-in yapıyorduk. Çok basit ve sade bir arayüzdü. 

Bize mekan önerisinde bulunmuyordu...
"Bu mekanı beğendin mi, kredi kartı geçiyor mu" gibi sorular sormuyordu...

Hatta ve hatta check-in yapacak doğru dürüst mekan bile yoktu. Birçok venue'yü bizzat kendim ekledim. Çünkü insanlar burayı bilmeliydi. "Burası foursquare database'inde olmalı" diyordum.


İlk check-in'imin üzerinden 3 senenin üzerinde bir zaman geçti. O dönem, beni 4sq kullanırken görenler, programı soruyorlar. Anlattığımda, "gittiğin mekanı check-in yapmanın ne mantığı var" diyerek dudak büküyorlardı. Fakat yine de, program o tarihten itibaren her geçen gün kullanıcı sayısını ve popülaritesini arttırdı.

İlginç bir şekilde, "check-in yapmak boş iş" diyen insanlar da programın popüler olmasıyla foursquare kullanmaya başladılar.


Programa gelen genel eleştirilere dönelim...

-Bir insan, neden gittiği yeri check-in yapıp, arkadaşlarıyla paylaşma ihtiyacı hisseder ki?
-Check-in yapmak, insanlara gittiği yerle hava atmak görgüsüzlük!
-Boş insanların işi...


Eleştiriler kısmen doğru, kısmen de yanlış...

Bu program, ilk çıktığı dönem, sadece check-in yapmak üzerine kuruluydu. Uygulama bana yemek önerileri sunmayı vaat etmiyordu.

4SQ, "check-in yap, arkadaşlarınla buluş; özel indirimler kazan" diyordu. Öne çıkardıkları başlıklar bunlardı. Mekan rehberi olmaya çalışmadılar. En azından böyle bir fikirleri olduğunu belli etmediler. 

Misal Facebook da 2007'de Türkiye'de ilk çıktığında da böyleydi. Facebook'u "Eski arkadaşlarını bul" diye pazarladılar. 20 yıldır görüşmediğim arkadaşımı bulunca ne yapacağım" diyen sadece ben miydim?!

Amaç belliydi aslında. Okul arkadaşı bulma işi tamamen masaldı... 


İlk dönemlerde check-in yapmayı saçmalık gören insanlar, burada ciddi bir dating (sevgili bulma) sitesi ortamı olduğunu fark edip, foursquare üyelikleri almaya başladılar. [İşte bu noktadan sonra işin rengi değişti]

Sanırım 4sq yöneticilerinin istediği de buydu.

"Arkadaşlarınla buluş, pizzacıda indirim kazan" diye diye bizi check-in yapmaya alıştırdılar. Aslında en başından beri asıl amaçları tripadvisor gibi bir site yaratmaktı. Yani tüm dünyada, insanların gidebilecekleri tüm mekanlar ile ilgili bilgi alabileceği, interaktif bir program oluşturmaktı.


Check-in alışkanlığının oluşmasında, Foursquare Badge'larının yani sonradan Rozet ismini alan fasilitenin rolü küçümsenemez.

Bence foursquare'i, foursquare yapan Rozetlerdi. Bu rozet mevzusu komik, anlamsız, çocukça geliyor olabilir. Fakat değil.

Örneğin, "Wino" rozetini kazanmak için Şarap Evi'nde check-in yapmak gerekiyordu. Mesela resimdeki kullanıcı 6 kez wino rozeti kazanmış. Bu, kulanıcının şarap sevdiğini ve sık sık şarap evlerine gittiğini gösteriyor. 

Mesela aynı resimdeki Ski Bum rozeti de özel sayılabilecek bir rozet. Kullanıcının kayak yaptığını gösteriyor. 

Bir kullanıcının hesabını spesifik hale getiren, rozetlerdi!

Bir de kendi rozetlerime bakayım...


Misal bu rozetler %90 oranında beni yansıtıyor. 10 kez Kahve rozeti almışım. Normaldir. Sık sık kahve içiyorum. 

Sokak tezgahlarından yemek yemeyi seviyorum.
Balıkçılara gidiyorum.
Yurtdışında sadece raylı ulaşım kulanıyorum.

Bu rozetleri insanların bu kadar sevmesi, aslında onları temsil etmesi. Onları özel hissettiriyordu. 


Epic Swarm rozetini aldığım gün çok güzel bir maç günüydü. Bana güzel bir anı hatırlatıyor. Bu rozetleri anlamsız bulup, foursquare'den kaldırdılar. Bu rozet anlamsız mı? Benim için yeterince anlamlıydı. 

Başka bir rozet daha...


Amsterdam'ın önemli noktalarında check-in yaptıktan sonra karşıma bir anda bu rozet çıktı. 

Şehir Rozetleri, Foursquare için çok özeldi. istanbul'da Bosphorus rozetini hemen hemen herkes kazanmıştı. Peki kaç kişinin profilinde Mokum rozeti vardı?

Bir süre sonra yaptığımız check-in'ler ile profilimizi farkında olmadan özelleştirmeye başlamıştık. Her yeni rozet kullanıcının göğsüne eklenmiş bir merit nişanı gibiydi.

Ayrıca foursquare'in matrak ve sevimli bir dili vardı. Mokum rozetindeki açıklamaya bakın. Eğlenceli ve fırlama. 

Peki en baştaki soruya geri dönelim. İnsanlar bu uygulamada neden check-in yapıyor?

1. Yeni yerler keşfetmek isteyenler. Arkadaşlarının gittiği yeni yerleri görüp, denemek isteyenler...



Bu uygulamayı kullanmaya başladığım günden beri; tanımadığım, fakat belirli bir gustoya sahip olduğunu düşündüğüm birçok kişiyi arkadaşlarıma ekledim.

Bana güzel şeyler kattılar. Birçoğu zevk sahibiydi. Check-in'leri, oluşturdukları listeler hep belirli bir kalitenin üzerindeydi. Bu insanları listemde görmek, onlardan faydalanmak bu programı özel kılmıştı.

Zamanla programın ilginç bir yönünü keşfettim. History (Tarih) sekmesi altında geçmişten bugüne tüm check-in'lerim, detaylarıyla karşıma çıktı.

Mesela 2013'te gittiğim meşhur bir schnitzel restoranını hatırlamak için çok fazla şey yapmama gerek yok. Sadece hangi yıl ve hangi ayda gittiğimi hatırlamam yeterli. 

Foursquare'e böyle çok işim düştü: "kontrata hangi gün imza atmıştım", "son 3 ayda kaç gün derse gitmemişim" vs vs. Buna benzer kritik bilgilere ulaşabiliyordum...


Kullanıcıların oluşturduğu listelerin ciddi sayıda takipçi toplamaya başlaması da, check-in yapmak üzere sisteme giren kullanıcıların yöneliminin farklılaştığının iyi bir örneğiydi. Bir kısım kullanıcı tamamen "keşfetmeye" odaklanmıştı.

1.5 senedir farklı, köşede kalmış ve damağa hitap edeceğini düşündüğüm mekanları "Ankara Gourmet" listesinde topladım. Bu şekilde yurtiçinde ve yurtdışında birçok liste oluşturdum. Seyahat programlarında bu listelere sadık kalmaya çalıştım.

Görüldüğü gibi 4sq, check-in yapmakla başlayan yolculuğunda farklı bir yere ulaşmıştı artık. Bana bir yol haritası çizmişti.

Check-in'ler ve yapılacaklar listesini ortak kullandığımda, özellikle başka şehirlerde bilinçli bir seyahat gerçekleştiriyordum. Tarihçe sekmesinden check-in'lere ulaşmak ise not defteri gibi bir özellik sağlıyordu.

Mesela bazen arkadaş arası konuşmalarda gittiği bir şehirde yediği bir yemekten, içtiği bir kokteylden bahseden arkadaşınız, genellikle gittiği yerin adını hatırlamaz. İşte check-in'ler benim için bir ajanda özelliği kazanmıştı.

Fakat bu programı sadece bizim gibi amaçlarla kullananlar yok elbette. Daha primitif düzeyde kullananları inceleyelim bir de...


2. Check-in yapmak, havalı bir yerlere gitmekten büyük haz duyanlar...

İnsan güzel bir yere gittiğinde mutlu olabilir. Bunu arkadaşlarıyla paylaşmak isteyebilir. Fakat bizim memlekette bu durum görgüsüzlük boyutunu fazlasıyla aştı. 

İnsanlara "ben çok mutluyum, param ve arkadaşlarım var. O yüzden çok geziyorum. Siz de evde oturun!" hissi yaratmak artık pek olumlu karşılanmıyor. 

Check-in yapanlarla ilgili genel düşünce, çoğu kez "Hava atmaya çalışan ezikler" şeklinde. Zaten check-in yapma işini ,insanların gereksiz ve seviyesizce görmesinin sebebi de bu.

Avrupa'da check-in yapma işi gereksiz görülürken, bizde çok sevilmesinin sebebi de bu. Dışarı çıkıp Starbucks'ta kahve içmeyi, Barın birinde bira tokuşturmayı, 20 lira verip konsere gitmeyi neden bu kadar önemli görüyoruz. Tamam paylaşalım ama bu büyük bir olay değil. Basit bir olay. Hatta olması gereken... 

Bırak okumayı, kapağını bile çevirmediğimiz bir kitabı, kahvemizin yanına koyup, resmini çekip, "Kitap ve Kahve keyfi" başlığıyla Foursqaure ve Instagram'da paylaşmayı çok büyük meziyet sanan bir toplumdan hava atmaktan başka bir şey bekleyebilir miyiz. Açıkçası bundan da şüpheliyim...

Not: 3. Maddeyi ve Foursquare'in inişe geçmesinin nedenlerini başka bir yazıda inceleyeceğim... Şimdilik bu kadar :)

0 yorum:

Yorum Gönder

Twitter Delicious Facebook Digg Stumbleupon Favorites More

 
Design by Free WordPress Themes | Bloggerized by Lasantha - Premium Blogger Themes | Powerade Coupons