Ortaokulda, lisede okuyan çocuklar hep yarışırlar. Hepsi marka giymek ister, hepsi en pahalı telefonu kullanmak ister. Annelerini-Babalarını bıktırırlar.
O dönem kaliteli bir tişörtün, kazağın ense etiketi kopar. Ne hikmetse enseden fırlardı: Levi's!
Yeni spor ayakkabı alınmışsa herkese gösterilirdi. Fiyatı sorulmasa bile söylenirdi. Çocuktuk ve eğrisel olarak bu görgüsüzlüğümüzü azaltacaktık. Bunun ayıp, olduğunu anlayabilecek düzeyde değildik.
Bir teenagerın çok basit bir kriteri vardır: Kumaşı, malzemesi kalitesiz bile olsun ama marka olsun. Zamanla bunu yeniyorsun. En sevdiğin kravatları CK yapıyor ama gidip adı bilinmedik bir markaın gömleklerini de giyebiliyorsun. Slim-Fit ve süper kesimi var çünkü. Bu noktaya ulaştığında bazı insanların görgüsüzlüğü ve kültürsüzlüğü maalesef gözüne artık daha çok batıyor!
Geçenlerde işyerinde az biraz samimi olduğum bir kişiyle yaşadığım diyalogdan küçük bir kesit:
(Sıcak bir yaz günü)
-Mmm gömleğin biraz kalın değil mi. Terlemiyor musun?
-Hı yok. XXX'ten aldım bunu (Belki alınmaca olur diye markayı XXX diye sembolize ettim)
[Sol göğüste XXX yazıyor evet. Hayatta sevmediğim. Daha bu yaşıma kadar mağazasına bir kere bile girmediğim bir markadır. Klasik yaşlı amca markalarından biri olarak düşünürüm. Bunu giyen genç biri bana kalırsa asla iyi giyiniyorum dememeli. Hatta bazıları bu markayı gerçekten iyi bir marka sanıyorlar. Bu hepsinden kötü. Tamamen hype!)
Devam edeyim...
-??? Ama kalı...
-Yok terletmiyor. XXX'ten aldım. 70 liraya
-???
30 yaşında bir adam hala "70 liraya marka gömlek aldım" diye arkadaşına hava atmanın peşinde. Ben görgüsüzlük dedim. Sen ne dersen de. Ne desen yine bir şeyler eksik kalır...
0 yorum:
Yorum Gönder